Robert Pattinson GQ Nisan’09 Sayısı Röportaji

Pattinson “Alacakaranlık”taki Edward rolünü alması üzerine şunları söylüyor:
“Yarım Valium alıp deneme çekimlerine gittim ve olaylar gelişiverdi.”
Peki - sadece bunu söylemiyor, onu hemen belirtelim. Oyunculuğu bırakmak üzereymiş bu rolü aldığında Robert Pattinson. O sıralarda kariyerinin en büyük rolü — Harry Potter ve Ateş Kadehi filmindeki dingin ve gözde sarışın Cedric Diggory idi, akabinde büyüdüğü Londra şehrindeki bir oyunda görev almış, ancak rolünden kovulmuş. Sonuçta Los Angeles’a gelmiş, menejerinin kanepesine yerleşip, bir Amerikan işi aramaya başlamış.
İşte efsanevi Edward rolü bu sırada çıkmış karşısına…
“İlk defa o zaman Valium aldım.” diye ekledi sonra, durumu açıklama çabası ile. “Çeyrek. Çeyrek Valium. Başka bir deneme çekimi için de aldım, ama o sefer işe yaramadı.” (Uyuşturucuya hayır.)
Deneme çekimi Hardwicke’in yatak odasında yapıldı; Hardwicke, Pattinson ve Stewart’ı filmin en can alıcı aşk sahnelerinin birinde görüntüledi. O zamana kadar, Hardwicke yüzlerce Edward adayı ile tanışmıştı. “Milyonlarca yakışıklı genç ile tanıştım,” dedi Hardwicke. “Fakat sorun da buydu zaten. Hepsi lisedeki yakışıklı, düzgün çocuğu andırıyordu. Başka bir dünyadan, zamandan gibi durmuyorlardı.”
Sahne biter. Bir elektriklenme olur. Hardwicke karar vermek için bir gün bekler.—“Ne kadar aşık da olsam bu çocuğa, kendimi çekimleri izlemeye zorlamalıydım ki havadaki çekime inanıp, yanlış karar vermeyeyim…”—ayrıca ekliyor: Stewart ona şöyle demiş: “Bu rol kesinlikle Rob’ın olmalı.”
“Diğerleri anlamsız, yavan, düşünce gerektirmeyen bir rol olarak yaklaştı Edward rolüne,” diyor Stewart. “Biliyorum ki bu o aktörler için güzel bir şey—ama Rob bunun yabana atılmayacak bir rol olduğunu anladı.”
Hardwicke yine de Summit Entertainment’i, Twilight’in yapımcı stüdyosu. Pattinson’ın doğru adam olduğuna inandırmak ile yükümlüydü.
“Stüdyonun başkanından bir telefon geldi,” diyor Hardwicke. “’Bu çocuğu yakışıklı yapabileceğinden emin misin?’ ”
Sonrasında, kendisini bir beden eğitimcisine göndermişler, saçını boyatıp, kestirmişler… Pattinson sonra kendisini Alacakaranlık serisi ve henüz basılmamış ve yayımlanmamış, olayları Edward’ın perspektifinden anlatan “Geceyarısı Güneşi” kitaplarına vermiş—(“Ben bir vampirdim ve seksen yıl içinde kokladığım en tatlı kan O’nunkiydi.”) Filmin korku dolu bir vampir aşk hikayesinden daha ötesi olabilmesi için geliştirdiği fikirlerini sunmuş film çekimlerinde… Edward’ın nasıl “Beyaz Atlı Prens”ten ziyade —“Edward gibi bir genç gerçek yaşamda yavan gelebilirdi” diyor Robert— lise partisinde köşede dururken sigarasını tüttüren genç olabileceği konusunda yol göstermiş. Daha az seksi, daha çok canavarımsı yani… Filmin sonunda, Edward ve Bella’nın Iron and Wine müziği ile dansettiği sahnede öpüşmemelerinin genç izleyici açısından daha ilginç olacağını düşünmüş ve fikri kabul edilmiş.

kaynak = http://www.robertpattinson-tr.com/blog/

p.için saol nerden buluon bunları ben okadar araştırdım hiçbişe bulamadım iiyi var bu site