Berber dükkânında ağır bir sessizlik vardı. Uzun boylu berber Mahmut, korku dolu gözlerle telefonun başında bekliyordu. Dükkândaki diğer üç adamda, gözleri telefonda, sanki çaldığında duyamayacaklarmış gibi nefes bile almıyordu.
Sonunda telefon çaldı. Berber titreyen elleriyle uzandı; �Alo.�
-Para hazır mı?
Berber, gayri ihtiyari borç para aldığı arkadaşlarına baktı; �Hazır.�
- Çocuğunun kaybolduğunu polise bildirdiğin için patron yeterince öfkeli zaten. Bir de buluşmayı polise haber verirsen, sonu kötü olur. 21:40 da orda olacaksın. Dikkat et yanındakiler duymasın. Eğer birisi duyar da polise haber verirse çocuğuna acımayız.
-Merak etmeyin, kimseye söylemem. Nolur çocuğumun sesini bu kez bari duyayım.
Karşı taraftan kısa süre ses gelmedi, sonra çocuğunun sesini duydu;
-Babacığım, baba kurtar beni!
Berber �Yavrum, iyi misin?� diye seslendiği anda çocuğu telefondan uzaklaştırmışlardı bile. Telefonda yine aynı sesi duydu;
-Çocuğunun sesini duydun. Bir daha duymak istiyorsan bir oyuna kalkışmadan parayı getir. Yoksa ömür boyu asla duyamazsın.
-Getireceğim, adresi verin.
**** **** **** ****
Arkadaşları ne kadar ,�-Bunlara güven olmaz, yapma Mahmut. Polise haber verelim.� Dedilerse de, dinletememiş, �-Çocuğumu tehlikeye atamam. Paranız için korkuyorsanız, bir tek bu dükkan kaldı, satar borcunuzu öderim.� deyince susmak zorunda kalmışlardı.
Eskiden, hareketli bir yer olan Gençlik parkında, loş gölgeler arasında ilerledi. Tembihledikleri gibi Ulus metrosu kapısında girmiş, havuz tarafına doğru ağaç gölgelerinden yürüyor ve elli adımda bir durup elindeki sigarayı yere atıp, yeni bir tane yakıyordu. Yanından geçen her serseriler, sarhoşlar geçiyor. Her geçene umut dolu gözlerle bakıyor, sonra omuzları çöküyordu. Sonunda beşinci sigarasında biri koluna yapıştı; �-Zorluk çıkarma, benimle gel.�
Zorluk çıkarmaya niyeti yoktu zaten, yürüdü. Hemen yanlarındaki metruk barakaya doğru yöneldiler. Berber, çevredeki şişelerden buranın birahane olduğunu düşündü.
Girdiler, içerisi kalabalıktı. Ayaktaki üç-dört serserinin dışında bir de ortaya rastgele çekilmiş bir sandalyede oturan kirli sakallı biri vardı. Berber, oğlunu görebilmek için sağa-sola telaşla bakınırken, ayaktaki tüm adamların yüzünde kar maskesi olduğunu ilk defa fark etti. Sandalyede oturan adam, yanındaki adama çantayı alması için işaret ettikten sonra, hâkim bir sesle konuştu;
-Para tamam mı?
-Evet, zor oldu ama tamamladım. Çocuğum nerde?
Berberin sesindeki telaş, sandalyedeki adamı güldürdü;
-Kız gibi zırlayacak mısın yoksa. Bekle ona da sıra gelecek.
-Paranızı aldınız işte, çocuğum nerde, verin bana gidelim.
Adam öfkeyle konuştu;
-Bizi aptal mı sandın, çocuğu alır almaz polisler düşecek peşimize. Biz güvenli bir yere varınca sana çocuğun yerini bildireceğiz.
-Böyle anlaşmamıştık, böyle anlaşmamıştık.
Berberin arkasındaki adamlardan biri elindeki silahla berberin ensesine vururken, berberin son gördüğü, patron denilen kirli sakallı adamın sinsi gülüşüydü.
**** **** **** ****
Berber, dayanıklı adamdı, adamların beklediğinden erken uyanmıştı. Karanlıkta adamların fark etmeyeceğini düşünerek kıpırdamadan yüzüstü yatmaya devam etti. Yan gözle adamların sadece ayaklarını görebiliyordu. �Sesimi duyarlarsa, uyandığımı fark ederlerse çocuğumu kurtarma şansım kalmaz� diye düşünüyor, yüreğinin bile sesinden korkuyordu. Konuşmalara kulak verdi. Sandalyedeki adam yine emirler veriyordu, adamın sesini zihnine yerleştirdi.
-Erkan, biz çıktıktan sonra burayı ateşe ver. Ama dikkat et, biz uzaklaşana kadar alevler dışardan görülmemeli.
-Bu adamı ne yapalım patron?